24 Aralık 2007 Pazartesi

NASIL YAŞAMALI





Dünya da her halimizle imtihan ediliyoruz. Haberleriniz ortaya çıkıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz ( Kur’an 47/31) mealindeki ayeti kerimeden de anlaşılacağı üzere, Rabbimiz bizi çok çeşitli vesilelerle farklı, beklenmedik imtihanlara alıyor. Bu imtihanımız bir derece dünyadaki imtihanlara benziyor. Bazen doğru ile yanlış arasında, bazen birden fazla şık arasında tercih yapmak bazen de boşluk doldurmak gerekiyor.

Bizim imtihanımızın önemli farkı, bütünleme ve telafi imkânının olmaması. İmtihan kaybedildiğinde ebediyen kaybedilmiş olunuyor ve telafi imkânı verilmiyor. Ama bu dezavantaj gibi görünen hal Kur’an ve Mi’racı yaşayan Peygamber Efendimizin gaybdan doğru haberler vermesiyle fazlasıyla telafi ediliyor.

Kur’an da yapılan fiillerin ahiretteki karşılıkları, Allah’ın dünyada kimlerden ve hangi vasıflardan razı olduğu, açık açık ve ayrıntılı olarak anlatılıyor. Bu açıdan aslında imtihan çok kolay çünkü cevaplar belli. Doğru cevabın akıbeti belli, yanlış cevabın akıbeti belli. Bir açıdan herkesin imtihan şartları kendine has ve orijinal olmakla beraber, diğer taraftan güzel insanlardan istifade etme, bir ölçüde kopya çekme de mümkün.

Bir işe karar verirken veya verilen bir kararın uygulanması anında, sürecin Kur’an ve sünnete uygunluğu kontrol edilebilir. Bu konuda zaman zaman uygulamaya çalıştığım, uygulanıldığında pişman olunmayacak kararların verileceğini düşündüğüm iki uygulama örneği vermek istiyorum.

Bir işe başlama veya başlanan bir işe devam konusunda tercih yapmak gerektiğinde şöyle düşünüle bilir. Yaşımız 70 olmuş. Ölüm döşeğindeyiz. Doktorlar akrabalarımıza çare kalmadığını söylüyorlar ve azrailin gelmek üzere olduğunu hissediyoruz. Önümüzde ebedi bir hayat var. Ama onun öncesinde hesap vermek var. Ve ömrümüz film şeridi gibi gözümüzün önünden geçiyor. Olaylara verdiğimiz tepkiler, yapılan tercihler, emanet edilen nimetlerin kullanımı hep gözümüzde canlanıyor. Bazıları bizi mutlu ediyor, onları yapmaktan tarifi imkânsız bir lezzet hissediyoruz. Çünkü birazdan onlara çok ihtiyacımız olacak.

Bazı tercihler ve sonrasındaki uygulamalar ise yüzümüzü ekşitiyor ve ebedi pişmanlığa dönüşüyor. Keşke yapmasaydık diyoruz ama elde çare yok, imtihanı sonlandıran zil çalmak üzere. O an tarifsiz bir pişmanlık yaşıyoruz.

Şu an tereddüt ettiğimiz tercih aklımıza geliyor. Acaba hangi tercih sevincin de üzüntünün de daimileşeceği o anda bizi mutlu edecek. Acaba hangi tercih insanların dışında tüm mahlûkatın hissettiği/duyduğu ve biz duysak iştahımızın kesileceği kabir pişmanlığından korur. O anki halin dehşetini doğru kararın sevincini, yanlış kararın pişmanlığını hisseder de ona göre karar verirsek ebedi pişmanlıklardan korunuruz inşaallah.


Tercih yapmak gerektiğin de yukarıdaki uygulamayı yapabileceğimiz gibi boşluk doldurmaya benzeyen, mevcut durum karşısında ne yapacağımızı bilemediğimiz de şu uygulama yol gösterici olabilir. Benzer olaylar karşısında farklı tercihler ortaya koymuş insanlar incelenebilir. Diyelim sizinle benzer eğitimi almış ama farklı meslekleri seçmiş ve şu anda ömürlerinin sonuna yaklaşmışlar. Ve artık ikisi de ölümü bekliyor. Siz hangisi gibi olmak istersiniz.

Mesela, bir tanesi herkesin rağbet ettiği, cazip, dünyevi imkânları fazla olan ama günahlardan korunmanın zor olduğu bir mesleği seçmiş ama şu an yalnız. Bir süre önce peşinde koşanlar, arayanlar şimdi unutmuş. Eski günlerinden ayrılmanın azbını yaşıyor ve ölim korkusu uykularını kaçırıyor, çünkü hazırlığı az. Diğeri ise pek dünyevi cazibesi olmayan, geliri daha az ama helal kazanç olan bir iş tercih etmiş, haramlardan korunmuş. Etrafında az ama samimi dostları olmuş ve hala o dostları yanında ve onlarla mutlu. Ölümü nispeten güzel görüyor çünkü hazırlık yapmış.

Ve biz o yaşa geldiğimizde mutluluğun ve pişmanlığın daimi olacağı son demlerimizde hangisi olmak istiyoruz ona göre tercih yapmalıyız. Geçici rüzgârlara aldanıp sonunda ebedi pişmanlık çekmemek için zahiri bakıştan kurtulup derin ve faydalı bilgi olan hikmete ulaşmalıyız. Aksi halde Bediüzaman’ın tabiriyle tasavvurundan kalb ve ruhun ürperdiği akıbete düşmekten kendimizi koruyamayız.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Allah, son nefesimizde ve hesap anında bizi pişman etmeyecek tercihler yapmayı nasip etsin.
Bu arada Abdülmecit kardeş, profilinizdeki astrolojik işaretleri falan siz mi koydunuz? Öyle ise hatırlamak isterim; burç konusu tamamen batıldır ve Kur'anda bahsedilen, yıldız toplulukları manasındaki burçlarla yakından uzaktan ilgisi yoktur.
Ş. Gür

Adsız dedi ki...

Blog dünyasına yepyeni bir açılım getirdiniz renk kattınız. İnşallah bol yorumlu ve hayırlı olur. Bu arada site ismi olmak için(.com, .org gibi) 10$ vermek yeterli blogunuzun yönetim kısmını karıştırırsanız bulması kolay...imecedusuncesi.com--- tarihvebugun.org

Adsız dedi ki...

sa.yazılar çok güzel elinize yüreğinize sağlık.