21 Kasım 2007 Çarşamba

ŞİMŞEKTEN HIZLI GEÇEN ÖMÜR

Bediüzzaman Mesnevi Nuriye adlı eserinde " senin zamanın ve ömrün, berkten daha çabuk geçer. " demektedir. Şimşek gibi geçer demiyor şimşekten daha çabuk geçtiğini söylüyor.

Bu söz ilk bakışta insana zamanın ve ömrün değerini anlatmak için mübalağa sanatından istifade ile verilmiş bir örnek gibi gelebilir. Nitekim ben de uzun yıllar öyle zannetmiştim ta ki Ali Çetinkaya'nın Dost tv deki muhteşem izahını dinleyinceye kadar.

Kur'an da ahirete ait sahnelerin anlatıldığı ayetlerde, dünya da ne kadar kaldınız sorusuna farklı cevaplar verildiği belirtilir. Bir kısmı bir gün kaldık der, bir kısmı bir kuşluk vakti kadar kaldık der, bir kısmıda günün bir kısmı kadar kaldık der ( mu'minun suresi 113).

Bu ayet mealleri ahirette bize soruldugunda verecegimiz cevapları söylüyor. Peki nasıl oluyorda 60-70 yıl gibi bir ömür yaşayan, bir çok olaylara tanık olan, bir çok eserler vücuda getiren insan dünya macerasını bir gün olarak hatırlıyor.

Zamanın izafi olduğu yani algılanışının kişiden kişiye değiştiği kabul edilir. Biz şimşeğin bir kaç saniye olan vaktine bir süre izafe ederken ortalama 60-70 yıl olan insan ömrüne oranla tayin ediyoruz. Yani bir kaç saniyeyi 60-70 yıla oranlayarak zihnimize yerleştiriyoruz. O zaman zihnimizde yerleştirdiğimiz şimşek vakti eşittir bir kaç saniye bölü 70 yıl.

Gelelim ömre, ömrümüzü temsil eden 70 yılı bölünen hanesine koysak, bölen hanesine de 1000 yılı koysak, 70 yıl 1000 yıla oranla bir zaman değeri ifade eder. Peki 1000 yerine 1 milyon koysak, sonra 1milyon, 1 katrilyon, 1 ketrilyon koysak, 70 yılı onunla kıyaslasak ne kadar gözümüzde zaman değeri azalır.

Gelelim dünya ömrümüzün gerçek ömrümüzle kıyasına, dünya ömrü eşittir 70 yıl bölü ebedi hayat. Ve bu iki işlemi bir biriyle kıyasladıgımızda, bizim ebedi hayatımıza oranla dünya hayatımızın , bizim 70 yıla oranla şimşege atfettiğimiz ömürden çok daha kısa olduğu hakikat olarak karşımıza çıkacaktır. Daha bitmedi en iyi ihtimalle 70 yıl olan ömrümüzün her an sona erme ihtimali ve bu ihtimali her an hatırlatan tanık olduüumuz ölümleride kıyasa dahil edersek,
sayısız emellerimizi ve aczimizin sonsuzluğunu da dahil edersek ömrümüzün ne kadar kısa olduğunu ve geçmiş kamil zatların ömre niçin rüya dediklerini sanırım daha iyi anlarız.

Nitekim Bediüzzaman 17. sözde muhteşem ifadelerle "Eyvah! Aldandık. Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zâyi ettik. Evet, şu güzerân-ı hayat, bir uykudur; bir rüyâ gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi, bir rüzgâr gibi uçar gider." diyerek bu hakikate ne güzel işaret etmiş.

Ömrümüzün bu kadar kısa olması değersiz olduğunu zannettirmesin. Allah sonsuz kudretiyle sonsuz kısa olan dünya ömrüne sonsuz değer vermiştir. Nitekim ebedi olan hayatımızdaki saadetimiz, makamımız, alacağımız lezzet, tadacağımız nimetler kısacık dünya hayatımızdaki amellerimizüzerine bina edilecektir. Her anımız ahirette ebedi meyve verecektir dolayısıyla ebedi değerlidir.

Bu hakikate Bediüzzaman Mesnevi Nuriye de " Demek bu menzilde gösterilen fâni, zâil haller, o âlemde bâki ve daimî semereler verecektir." demek suretiyle işaret etmektedir.

Sonsuz kısa olanın sonsuz değerli olması pek anlayabileceğimiz bir hakikat değil, anlayabilsek bir dakikamızı bile boş geçirmezdik. Ama ne kadar hissedebilsek kar. Allah hissimizi ve hissemizi arttırsın.

Hiç yorum yok: